“SU ve Fiyat Ayarlamaları: Siyasi Şovların Ortasında Gerçekler”
Son dönemlerin ve belki de ülkemizin her döneminin gündeminde fiyat düzenlemeleri başrolde. İhtiyaç ve keyif ürünlerine yapılan fiyat ayarlamaları (zam demek, zam kelimesine ayıp etmek olur) hepimizin yaşamına doğrudan yansıyor. Ancak bu defa öne çıkan konu, siyasi arenada sıkça tartışılan, gündemi meşgul eden bir unsur: “SU” ve ona yapılan fiyat düzenlemesi.
Su, öylesine bir tartışma konusu haline geldi ki, büyükşehir belediyelerinin su idareleri adeta kendi aralarında en ucuz suyu satma yarışına girdiler. Zaman zaman ayarlama seviyeleri değişse de suyun fiyatı sürekli konuşuluyor. Gönül isterdi ki, suyu en ucuz şekilde, hatta bedava kullanalım. Ancak ne yazık ki, yaşadığımız coğrafyanın sosyo-ekonomik yapısı ve siyasi dinamikleri bunu mümkün kılmıyor.
Su fiyatlarının yanı sıra, suyun fiyatını etkileyen diğer unsurlar da göz ardı edilemez. Elektrik zamları, akaryakıt zamları, personel maaşlarına yapılan ayarlamalar hepsi suyun nihai fiyatına dolaylı yoldan yansıyor. Tabii ki, bu yapılan fiyat düzenlemelerini savunmak mümkün değil. Ancak bir noktada, musluğu çevirdiğimizde elimizi altına koyduğumuz suyun bize nasıl ulaştığını ve bu süreçte hangi maliyetlerin devreye girdiğini fark etmek önemli.
Su, sadece bir ürün değil, aynı zamanda hayatımızın en temel gereksinimi. Ancak suyun böylesine siyasi bir meze haline getirildiği bir ortamda, bu farkındalığa ulaşmak pek de kolay değil. Har vurup harman savurmak, toplumsal bir alışkanlık haline gelmiş durumda. Oysa suyun değeri, sadece ödediğimiz faturalardan ibaret değil. Her geçen yıl kuraklık raporları daha da endişe verici bir hal alırken, 300 TL gelen su faturasının 600 TL’ye çıkması veya 400 TL gelen faturanın 1000 TL olması ne kadar önemli olabilir ki?
Asıl mesele, 10 paket sigaranın ederine suyun geleceğimiz için ne kadar kıymetli olduğunu kavrayabilmekte. Bugün faturalara yansıyan artışların, aslında daha büyük bir problemin göstergesi olduğunu unutmamalıyız. Yarın suyun kıtlığını acı bir şekilde deneyimlemek zorunda kalmayız umarım.